Tanrı dünyayı bir pazartesi günü yaratır ve haftanın cumartesine kadar olan 6 günü boyunca tüm ayrıntılarını düzenler. Çok sevdiği dünyayı 15 yıl önce bir pazar günü terk eder. Bu tarihten itibaren dünyada doğumlar durur ve ölüler ise artık ölü değildir.Çöküşün eşiğine gelmiş dünyada ölüleri huzura erdirecek tek şey mezarcı adı verilen görevlilerdir. Bu kişiler tarafından gömülen insanlar geri dirilemez ve huzura ererler. İşte Ai'de bu işi yapan çocuk yaşta bir mezarcıdır.Yaşadığı köyde kendi hariç 47 köylü vardır.
Birgün Mezarcı Ai kaderiyle yüzleşir. Hampine adında kırmızı gözlü, güzel yüzlü, gümüş saçlı ve kendini “man-eating toy” diye çağıran biriyle karşılaşır. Bu kişi köydeki herkesi öldürür ve Ai'e onları gömmesini söyler.Çünkü kalpleri dursada, beyinleri dağılsada ölüler geri dirilebilirler.(Aslında köydeki Ai hariç hepsi ölü insanlardır ve köylüler Ai'yi kandırıp onun mezarcı olduğuna inandırmışlardır.Ai böylece köyü korumaktadır.Ai'nin köyde hiçbir akrabası yoktur annesi yıllar önce ölmüş ve babasıda gitmiştir ve bir gün geleceği ümidiyle sürekli beklemektedir.) Ai ölmüş annesinden duyduğu kadarıyla babasınında Hanpine "man-eating toy" adını taşıdığını bilmektedir. Karşısında duran kişi kendisinden bir kaç yaş büyük olsada , hatta gerçek isminin farklı olduğunu sadece efsanedeki bir ismi kullandığını söylesede Ai ona baba diye seslenmeye başlamıştır.Böylece köydeki görevi sona eren genç Ai için, Hanpine ile gitmekten başka çare kalmaz."